İhracat, şirketlere yeni pazarlar, daha fazla satış, daha yüksek kâr ve daha geniş müşteri ağı imkanı sunar. İç pazarda kapasitenin tam kullanılamadığı durumda üretimi artırma imkânı sağlar. Daha da önemlisi iç pazara olan bağımlılık azalır veya iç pazarda durgunluk olduğunda bile sürdürülebilir bir şekilde büyümeye devam etmenize olanak sağlar.
2020 yılı rakamlarına baktığımızda, yapmış olduğumuz toplam ihracat 169,5 milyar dolar seviyesindedir. Yine aynı yıl rakamlarında toplamda 87.745 firmanın ihracat yaptığını görmekteyiz. Aktif toplam firma sayısının 2 milyonun üstünde olduğu düşünüldüğünde ülkemizdeki firmaların sadece %4,3’ünün ihracat yapabildiğini görüyoruz. Bu düşük oranın en büyük nedenlerinden birisi de şirketlerimizin ihracat stratejisine sahip olmamasıdır. 2021 yılında ihracatımız %32,9’luk artışla 225,4 milyar dolara çıkmış olsa da halen hedeflerin çok gerisinde olduğumuzu söylemek mümkün. İhracatımızı çok daha iyi seviyelere çıkartmak için stratejik adımlar atmamız gerektiği yadsınamaz bir gerçek. İhracatta başarılı olma ihtimalinizi artırmak için tanımlanmış bir ihracat stratejisi çok önemli bir yer tutar. İhracat stratejinizi oluştururken kendi konumunuzu değerlendirmeli, gelecek vaat eden fırsatları araştırmalısınız. Yeni müşteri kitlenizin kim olacağı, hangi ülkelere odaklanacağınızı ve bu müşterilere nasıl ulaşacağınızı detaylı bir şekilde düşünmelisiniz.
İhracat stratejinizi oluştururken 4 ana başlıkta aksiyonlar almalısınız:
Öncelikli olarak neden ihracat yapmak istediğiniz konusunda net olmalısınız. Neden ihracat yapmak istiyorsunuz? Bu soruya verilecek ilk cevap cironuzu ve kârlılığınızı artırmak olacaktır. Bununla birlikte maliyetlerinizi yaymak için, yeni pazarlara ulaşmak için ve büyüme hızınızı artırmak için de ihracat yapmak istiyor olabilirsiniz.
Peki ihracata başlamak için hazır mısınız? Mevcut bir ihracat / satış mekanizmanız, buna uygun ekibiniz var mı? İhracata başlamak ve sipariş almak zaman almaktadır. Bu nedenle, öncelikle çabalarınızı destekleyecek kaynaklara sahip olduğunuzdan emin olmalısınız. İhracat sabır işidir, uzun bir dönem satış yapmadan yatırım yapmayı göze almalısınız. Çalışanlarınızın uluslararası işleri yürütmek için yeterli olup olmadığını sorgulayın, yeterli değilse bu vizyona sahip yeni arkadaşları ekibinize dahil edin.
İhracat aynı zamanda riskli bir aksiyondur, bu nedenle ele almanız gereken belirli riskleri önceden belirleyin. Dil, para birimi ve iş uygulamalarındaki farklılıkların satışı zorlaştırabileceğini unutmayın. Müşterilerden ödeme almak uzun ve karmaşık olabilir. Teslimat döngüleri, alışkın olabileceğinizden daha uzun olabilir. Özellikle yüksek değerli siparişlerde kendinizi aşırı genişletme riskiniz olabilir. Müşterilerinizin yanı sıra, düzenleyiciler, bankalar, sigortacılar ve taşıyıcılarla da ilgilenmeniz gerekebilir. Her dış pazarın kendine özgü riskleri olması muhtemeldir. Bunlar, ithalat kısıtlamalarından politik değişime, ekonomik istikrarsızlık, zayıf ulaşım altyapısı ve fikri mülkiyet hırsızlığına kadar değişiklik gösterebilir.
İhracat faaliyetlerinize başlamadan önce mutlaka ihracat stratejinizi oluşturun. “Tavla şans oyunudur ama şans faktörünün etkisini azaltanlar ustası olur”. Siz de şansınıza güvenin ama şans faktörünü azaltacak stratejiyi de net bir şekilde oluşturun. İhracat stratejinizi oluştururken öncelikli olarak, ihracat için nereye odaklanmanız gerektiğine, çabalarınızı nereye odaklamanız gerektiğine karar verin. Rekabetçi konumunuzu belirleyin ve hangi ürünlerin uluslararası pazarlarda en iyi performansı göstereceğine karar verin. Size büyüme alanı sunan ve anladığınız pazarları seçin. Çok farklı bir iş kültürüne sahip bir ülkeye satış yapmak, ihracata giden en iyi ilk adım olmayabilir.
Bu aşamada hedeflerinizi ve bütçenizi belirlemeyi unutmayın. Satış, ciro ve kârlılık açısından neyi hedeflediğinizi açıkça belirleyin. Ne zaman bir getiri beklediğinizi açıkça belirten bir ihracat bütçesi oluşturun. İhracatın ek maliyetlerini ve risklerini kapsayan bir ihracat fiyatı belirlediğinizden emin olun. İhracatınızı nasıl yöneteceğinizi iyi planlayın. İhracat faaliyetlerinize liderlik etmesi ve ihracat mekanizmanızı yönetmesi için birisini atayın. Çalışanların uluslararası siparişleri işlemek için ihtiyaç duydukları ekipman ve sistemlere (CRM gibi) sahip olmasını sağlayın. Pazara ulaşmak için pazarlama, satış ve teslimatı nasıl düzenleyeceğinize karar verin.
Aksiyon planınızı oluştururken devletten ihracata yönelik alabileceğiniz hibe, destek ve teşviklere yönelik araştırma yapmayı unutmayın. Aksiyon planınızı oluşturmak ve desteklerle ilgili bilgi almak için danışmanlık firmalarından hizmet almak işinizi oldukça kolaylaştıracak ve uzun vadede çok daha başarılı olmanızı sağlayacaktır.
Tüm dünyaya odaklanmak mümkün olmadığından ilk aşamada odaklanacağınız ülkeleri çok iyi seçin. Bunun için hedef bölge ve ülke analizini detaylı bir şekilde yapın. Ürünleriniz için talebin en güçlü olduğu yerleri bulmak için de profesyonel destek alabilirsiniz. Bu sayede yanlış ülkelere yatırım yapma ihtimalinizi azaltmış olacaksınız ve uzun vadede çok daha başarılı olacaksınız.
Potansiyel rakipler, tedarikçiler ve müşterilerle tanışmak için fuarlara katılın. Uzaktan ihracat yapmak her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle yurtdışına seyahat edebilecek, sizi tanıtabilecek, müşterilerinizle temas edebilecek bir ekip kurmayı unutmayın. Seyahatlerinizi maliyeti için devletten alabileceğiniz hibe ve destekleri araştırmayı da unutmayın.
Yurtdışı pazarlara ulaşırken yerel kuralları ve kültürel tercihleri dikkate alın. Ürününüzü ve pazarlamanızı değiştirmeye hazır olun. Hedef kitlenize en iyi nasıl ulaşacağınızı düşünün. Ürününüzün farklı şekillerde ve farklı kanallar aracılığıyla satıldığını fark edebilirsiniz. Markanız ve etiketlerinizde yapmanız gereken tüm değişiklikleri göz önünde bulundurun, ürününüzü yeniden adlandırmanız bile gerekebilir. Bazı durumlarda, ülkelere özel olarak ürün speklerinizi değiştirmeniz sizi pazarda çok daha rekabetçi bir hale getirebilir. Örnek vermek gerekirse, Vietnam’a satış yapıyorsanız, oradaki hava koşullarından dolayı ürününüzün -32 oC’de çalışması beklenmez. Bu durumda “overspec” kalmamak adına ürününüzde yapacağınız değişiklik ile çok daha maliyet etkin bir hale gelebilirsiniz.
Yurtdışındaki müşterilerinize daha kolay ulaşabilmek için temsilci ve bayiler kullanabilirsiniz. Buna yönelik mekanizmayı (temsilcileri nasıl seçeceksiniz, nasıl yöneteceksiniz) oluşturmadan önce herhangi bir temsilciyle anlaşma yapmayın. Aksi durumda, temsilciler arasında farklılıklar olacak ve bu sizi uzun vadede olumsuz etkileyecektir. Yurtdışında daha etkin olabilmek adına iş ortaklıkları geliştirmeyi, yerel ofis açmayı veya ortak üretim gibi opsiyonları da düşünün.
Son olarak da, her zaman beklentileri aşan bir hizmet sunmayı hedefleyin. Gelen soruları hemen yanıtlayın ve hiçbir sorunu çözümsüz bırakmayın. Özellikle ihracat yaparken “güven” en önemli hususlardan birisidir, güvenilir bir tedarikçi olmayı hedefleyin.
İhracat, şirketlere yeni pazarlar, daha fazla satış ve daha geniş müşteri ağı imkânı sunuyor. İç pazarda kapasitenin tam kullanılamadığı durumda üretimi artırma imkânı sağlıyor. Daha da önemlisi iç pazara olan bağımlılık azalıyor veya iç pazar daralmalarında dahi sürdürülebilir ciro artışı ve büyüme imkanı sağlıyor.
Yaptığımız analizler ve gözlemlerimiz sonucunda, KOBİ statüsündeki firmalarımızın %95’ten fazlasının ihracat için yeterli bir stratejiye sahip olmadığını tespit ettik. Bu tespitimizden hareketle de ülkemizin üretim kapasitesindeki katma değeri arttırmak ve ihracat potansiyeline destek olabilmek amacıyla ihracat danışmanlığı hizmetimizi öne çıkarmaya ve “KOBİ’lere Özel İhracat Danışmanlığı Paketi” hizmetini kurgulamaya karar verdik. Ülkemizdeki pek çok firmanın, iyi kurgulanmış bir strateji ve bu stratejinin takip edildiği bir mekanizma sayesinde yenilikçi çözümlerini ve kaliteli ürünlerini ihraç edebileceklerine, yeni pazarlara açılabileğine inanıyoruz.
Söz konusu paket kapsamında KOBİ’lerimizin yanında oluyor, ilk strateji oluşturulmasından satışın tamamlanmasına kadar yol arkadaşlığı yapıyoruz. Bunu yaparken, firmaya atanmış bir yönetim danışmanı ile birlikte öncelikli olarak firmaya satış/ihracat alanında eğitimler veriyor, firmaya özgü satış/ihracat mekanizmasını oluşturuyoruz. Düzenli toplantılar ile söz konusu mekanizmanın işleyişini takip ederek üst yönetime raporlanmasına destek oluyoruz. Firmanın genel tanıtım materyallerini (sunum, broşür ve kataloglar) gözden geçiriyor, daha etkili hale gelmesini sağlıyoruz. Henüz satış & pazarlama ekibi olmayan firmaların nasıl bir ekip oluşturması gerektiğine yönelik bilgi aktarımında bulunuyor, gerektiği durumlarda ekibin istihdamı konusunda da destek oluyoruz. Mevcut durumda satış & pazarlama ekibi kurulmasının maliyet etkin olmadığı durumlarda da firmalar adına uluslararası pazarlama ve satış faaliyetlerini deneyimli kadromuz ve çözüm ortaklarımızla birlikte icra edebiliyoruz. Sonrasında bölge, ülke ve ürün bazlı rekabetçilik analizi yaparak firmayı ve ürünleri konumlandırıyor ve firmanın satış ve ihracat stratejisini belirliyoruz. Burada hedef bölge ve ülke analizleri önemli bir yer tutuyor. Firma ile birlikte analitik yöntemler ile belirlenen hedef ülkelere yönelik spesifik pazara giriş stratejileri oluşturuyoruz. Ticari uygulamalar ve kültürel farklılıklar nedeniyle bütün ülkelere aynı strateji ile yaklaşmanın uygun olmayacağından her hedef ülke için farklı bir oyun planı belirliyoruz. Güçlü bağlantı ağımız ile yurt dışında ilk temasların sağlanmasına da yardımcı oluyor, teklif sürecini ve satış sürecini firma ile birlikte yönetiyoruz. Bununla birlikte, firmaların ihracat yapmasını kolaylaştıracak, maliyetlerini azaltacak hibe, destek ve teşvikler konusunda da bilgilendirme yapıyor, bu konularda da yol arkadaşı olmaya devam ediyoruz. Kısacası, ihracat sürecinde KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu her alanda yanlarında oluyor, başarıya hep birlikte ulaşıyoruz.
Genel Müdürümüz Erdinç MERT, BeNova Consulting’in ilk yılında gerçekleştirdiği faaliyetleri ve sektörle ilgili gözlemlerini MSI Dergisi ile paylaştı.
Söyleşisinde, yeni kurulan şirketlerin sektörlerinde tutunabilmesi için ilk 1 yılın ne kadar kritik bir öneme sahip olduğundan bahseden Mert, BeNova Consulting’in bu kritik dönemi başarıyla tamamladığını belirtti. Özellikle kapanmaların yoğun olduğu pandemi koşullarında, insan etkileşimi yüksek olan danışmanlık gibi bir sektörde başarılarıyla adından söz ettiren bir şirket haline gelmiş olmanın gururunu yaşadığını dile getiren Mert, müşteri kitlesini Savunma ve Havacılık dışındaki sektörlere de genişlettiğinin altını çizdi. BeNova Consulting olarak Geride bıraktığımız 1 yıl içinde hem holding, hem de KOBİ ölçeğinde farklı müşterilerle başarılı işlere imza attığımıza vurgu yaparken, bu başarının arkasında başarılı bir marka iletişimi çalışması olduğunu belirtti. Mert’e göre, ilk yılımızda uyguladığımız bu iletişim çalışmasının aynı zamanda yönetim danışmanlığı konusunda mevcut önyargıları yıkmasını sağladığını söylemek mümkün.
Sayın Kızıltan ile iş dünyasındaki gelişmeleri, ekonomi gündemini tartıştığımız görüşmemizde, 8 Temmuz 2021 tarihinde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile gerçekleştireceğimiz Dijital Dönüşüm Semineri ve uzun vadeli planlarımız ile ilgili de konuştuk. Kızıltan’a ofisimizde bizleri ziyaret ettiği için teşekkür ederiz.
Genel Müdürümüz Erdinç Mert’in, Sanayi Gazetesi’nde Savunma Sanayiisine katmayı vadettiği katma değeri, ve danışmanlık hizmetlerimizin detaylarını paylaştığı söyleşisi yayında.
Söyleşide, BeNova Consulting olarak Savunma Sanayi odaklı sunduğumuz danışmanlık hizmetimizin detaylarından bahseden Mert, Savunma Sanayii dinamiklerini bilmeden, bu sektöre danışmanlık anlamında fayda sağlamanın zor olduğunun altını çizdi. Bu kapsamda, sektörün dilinden anlayan, ihtiyaç ve beklentilerini iyi bilen bir ekiple çıktığı bu yolda geliştirdiği 5 boyutlu analiz yöntemi sayesinde bütüncül bir bakış açısı benimseyerek, kurumlara özel yol haritası çizme konusunda müşterilerine yol arkadaşı olduğunu belirtti.
MSI Dergisi Mart sayısında BeNova Consulting Genel Müdürümüz Erdinç Mert, sektöre nasıl etki edeceğini anlattı. Savunma ve Havacılık sektörünün içinden gelen ve danışmanlık sektöründe de uluslararası bir tecrübeye sahip bir isim olan Mert, sektörün danışmanlık hizmetlerinden elde edeceği faydayı da uluslararası standartlara çıkarmayı hedeflediğinin altını çizerek danışmanlık metodolojisini, hizmetlerini ve tecrübelerini MSI Dergisi ile paylaştı.
Günümüzde önemi büyük olan pazarlama ve satışı biraz daha iyi anlamak açısından pazarlama nedir ve pazarlamanın 4P’si üzerinde bir yazı yazmak istedim.
Peki nedir bu pazarlama?
“Pazarlama, karlı bir hedef pazarın ihtiyaçlarını karşılamak için keşif, yaratma ve değer sunma bilimi ve sanatıdır.”
Bir kuruluşun ürünlerini ve hizmetlerini iletmek aynı zamanda satmak için araştırma, iletişim ve reklam hizmetleri tasarlamaktır. İşletmeyle müşteriyi birbirine bağlayan en önemli faktör pazarlamadır. Müşteriyi en iyi bir şekilde anlamak ve müşterinin ihtiyaçlarına göre yol almak burada çok önemlidir. Genel olarak pazarlamacı denilince akla hızlı ve çok konuşup tek amacı ürünü satmak olan insanlar gelir. Ancak bu düşünce çok yanlış bir düşüncedir. Pazarlama, tüketicilere kim olduklarını, ne istediklerini ve neye önem verdiklerini sorarak başlar. Kısaca pazarlamadan bahsettiğimize göre biraz da pazarlama karması denilince akla denilen pazarlamanın 4P’sinden bahsedelim.
Pazarlamanın 4P’Si
“DOĞRU ÜRÜN, DOĞRU YERDE, DOĞRU FİYATA, DOĞRU ZAMANDA”
4P yani diğer adıyla pazarlama karması, bir işletmenin ürününün sorunsuz ilerleyebilmesi ve piyasada tutulması için işletmeyi rakiplerinden ayıran unsurlardır.
4P, 1960 yılında Amerikalı pazarlama profesörü olan E. Jerome McCarthy tarafından üniversite pazarlama dersleri için yazmış olduğu Basic Marketing A Managerial Approach adlı ders kitabında önerdiği bir konsepttir. Günümüzde gelişen teknolojiyle beraber ihtiyaç doğrultusunda 4P‘lere ek P’ler eklenmiş hatta 4C ve 4M’ler gibi farklı unsurlarda kullanılmaktadır. Ancak biz en temelden başlayalım. Peki 4P açılımı nedir?
Ürün, işletmenin somut ya da soyut fark etmeksizin hizmet verdiği faaliyettir. Yani ürünümüz bir parfüm de olabilir, konaklama da olabilir. Burada önemli olan ürününüzün sunduğu faydaları, diğer ürünlerden, rakip markalardan benzersiz kılan özelliklerini ve hedef kitlenizi belirlemenizdir. Burada şu soruları sorarak süreci hızlandırabilirsiniz.
Bir müşteri olarak bakıldığında aslında en önemli unsur fiyattır. Bu nedenle işletme tarafından belirlenen ürün fiyatı satış oranını doğrudan etkileyecektir. Burada yapılması gereken sunulan ürünün maliyet + kar olarak fiyatlandırmadan çok ürünün müşteri tarafından algılandığı değer kadar fiyatlandırma yapılmasıdır. Eğer ürün algılanan değerden daha az satılırsa tüketici gözünde kalitesi düşebilir ya da ürün algılanan değerden daha fazla satışa sunulursa satışlarda düşme yaşanabilir. Bunları hesaba katarken rakip firmaları da unutmamak gerekir. Rakipler de göz önünde bulundurularak
fiyatlandırma yapılmalıdır. Burada sorabileceğiniz sorular şunlar olabilir.
Pazarlama belli başlı stratejiler içerir. Reklam, indirim, özel teklifler bunların olmazsa olmazlarıdır. Televizyonlarda, dergilerde, broşürlerde ya da günümüzde artık en çok kullanılan internette reklam vererek markanızın tanıdık hale gelmesini ya da göz önünde tutulmasını sağlamalısınız. Özellikle günümüzdeki rekabete bakacak olursak çok çabuk bir şekilde gözden kaybolmanız olası bir durum. Etkili bir tanıtım için bu aşamada şunları sorabilirsiniz.
Bütün bunları yaptıktan sonra ürünün nerede satılacağı ve nasıl satılacağı da önemli bir faktör. Ne kadar iyi bir ürüne sahip olursanız olun eğer tüketiciye erişemiyorsanız bir anlamı yoktur. Rakip firmaların önünüze geçmesini ve sizi geride bırakmasını istemiyorsanız ürününüzü doğru yerde satışa sunmalısınız. Satış yapacağınız yeri iyi belirlemeli ve hedef kitlenize göre şekillendirmelisiniz. Kendinize soracağınız sorularda basit olarak müşteriler size en yakın yoldan nasıl ulaşmalı olmalıdır. Eğer internetten daha
çabuk ulaşacaklarsa internetten ya da mağazadan daha kısa sürede ve güvenilir
olarak ulaşacaklarsa mağazadan satış yapabilirsiniz.
Yapay zekâ dendiğinde bazı kişilerin zihinlerinde dünyayı ele geçiren çok fonksiyonel, insan benzeri robotlar canlansa da yapay zekânın insanların yerine geçmek üzere tasarlanmadığını düşünenlerdenim. İnsan yeteneklerini ve katkılarını önemli ölçüde geliştirmek üzere tasarlanıyor. İleride yapay zekâ teknolojilerinin ve araçlarının iş hayatına uygulanmasıyla alışılagelen işlerin makinalar tarafından yapılmaya başlanacağını düşünüyorum. Böylece birçok kurum ve fabrikada üretkenlik ve verimlilik artacak. Çalışanlar daha yaratıcı ve kendi becerilerini öne çıkaran işler sunabilecekler. Bazı meslek grupları başka temel ihtiyaçlardan doğan sorunlara öncelik verilmesinden dolayı yok olmak üzere. O meslek grupları daha çok ön plana çıkabilir. Dünyada yapay zekâ kullanan kuruluşlar 2018 ve 2019 arasında % 4’ten % 14’e büyüdü. 1
Son zamanlarda yapay zekâ küresel pazarlarda ciddi bir rekabet alanı oluşturmaya başladı. ABD ve Çin, bu alana en çok yatırım yapan ülkelerin başında geliyor. Çin 2030 yılına kadar dünyanın en büyük yapay zekâ gücü olmayı hedeflediğini duyurdu. 2 Tech Nation gazetesinin kaynaklarına göre yapay zeka finansmanı açısından ABD’de bulunan yapay zeka şirketleri 2015’den 2019’a kadarki süreçte toplamda 32 milyar Euro ile birinci olurken, Çin’de bulunan yapay zeka şirketleri ise 12 milyar Euro ile ikinci sırada yerini aldı. 3 Bunun yanı sıra Kanada başta olmak üzere çok sayıda ülke milli yapay zekâ stratejilerini açıkladı. Çin, ABD, İsrail, Japonya, Hindistan, Almanya, Güney Kore, Birleşik Arap Emirlikleri, İsveç, Tayvan, İtalya, Singapur, Meksika, İngiltere, Finlandiya ve Kanada gibi yaklaşık 40 ülke ekonomileri için ticari fırsat oluşturabildiklerini düşündükleri için yapay zeka alanında stratejiler oluşturarak milyar dolarlık yatırımlar yapıyorlar. 5 2018 yılında İngiltere, özel ve kamu grupları arasında ülkeye 200 milyon Amerikan Doları’ndan fazla yapay zekâ yatırımı getirecek bir anlaşma yaptığını açıkladı. 6 2018 yılında Avrupa Komisyonu yapay zekâ ve robot teknolojisine 2,6 milyar Avro’luk yatırım yaptığını açıkladı. 7 Türkiye ise, 2019 yılına kadarki süreçte son 10 yılda yapay zekâ sistemleri içeren projelere 3.4 milyar Amerikan Dolar’lık yatırım yapmış durumda. Türkiye, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde yapay zekâya en fazla yatırım yapan ülke durumundadır.8 Bu da, Türkiye’nin ülke olarak yapay zekâya verdiği önemi gösteriyor.
Yapay zekâ insan gibi davranışlar sergileme, sayısal mantık yürütme, hareket, konuşma ve ses algılama gibi birçok yeteneğe sahip yazılım ve donanım sistemleri bütünüdür. Başka bir şekilde ifade edecek olursam yapay zekâ bilgisayarların insanlar gibi düşünmesini sağlayan bir teknolojidir. Yapay zekâ herhangi bir özel biçim veya işlevden ziyade süper güçlendirilmiş düşünce, veri analizi yeteneği ve süreci ile ilgilidir. Bu doğrultuda, yapay zekâ büyük ve karmaşık olarak dağınık ve dağıtık olarak farklı ortamlarda bulunan verileri anlamlandırma, gelecek öngörüleri ve tahminleri yapabilme gibi yetenekleri farklı analiz yöntemleri ile gerçekleştiren bir teknolojidir. Bu nedenle yapay zekânın temelinde veri yer alır ve en kritik noktasıdır. Çünkü verilere erişebilmek, anlamlandırmak, farklı verileri bir araya getirmek, analiz etmek ve tüm bunları yaparken de birçok yasal ve regülasyon engeli de dikkate alabilmek önemlidir. Bu anlamda, yapay zekâ ile ilgili tüm uygulama geliştirme çalışmaları, insanın olduğu ve insanların etkileşim halinde olduğu tüm olgularla ilintilidir ve insan yaşamında karşılaşılan tüm olayları karşılayabilecek şekilde tasarlanmaktadır.
Yapay zekâ yetenekleri toplumsal hedefleri ilerletmek için çeşitli şekillerde kullanılmaktadır. Yapay zekâ her büyüklükteki ve tüm sektörlerdeki şirketlerin, malzeme tedarikinden satış ve muhasebeye, müşteri hizmetlerine kadar iş yaşam döngüsünün her aşamasında verimliliği artırmasına yardımcı
oluyor. Kitaplardan müziğe orijinal kompozisyonlar oluşturmak, sanat eserleri yaratmak için yapay zekâ ile yapılan deneyler yapay zekânın yaşamımız üzerindeki etkisini artırıyor. Yapay zekâ sadece yaşamları iyileştirmekle kalmayıp; bazı durumlarda hayat kurtaracaktır. Kişiselleştirilmiş ilaç protokollerini bulmadan daha iyi teşhis araçlarına ve ameliyatlara yardımcı olmak için olan robotlara kadar yapay zekâ, kuruluşların sağlık sistemi süreçlerinden bu kuruluşların sağladığı bakıma kadar değiştiriyor. Son günlerde yapay zekâ teknolojileri ve araçları COVID-19 nedeniyle daha fazla gündemimizdedir. Çünkü günümüzün en büyük sorunlarından biri olan COVID-19 hastalığı ve virüs salgını ile ilgili soruların cevabında kilit bir rol oynamaktadır.
Yapay zekânın 4 ana uygulama alanı ses tanıma (voice recognition)9, görüntü işleme10, doğal dil işleme (NLP)11 ve Muhakeme (sensitivity analysis)12 olarak öne çıkmaktadır. NLP büyük miktarda metin verisini işlemek, analiz etmek ve anlamak için bir yaklaşımken oluşturulan yapay zekânın birkaç olayı süzüp en mantıklı kararı vermesi de muhakemedir. 13
Google Çeviri’ye bir göz atacak olursak Google tarafından geliştirilen ve sahne arkasında NLP tarafından desteklenen ücretsiz birçok dilli makine çeviri hizmetidir. Başka bir örneğe değinecek olursam Amazon Alexa veya Google Asistan’ı sorularınızı konuşma tanıma yoluyla – ve yine NLP aracılığıyla – doğru bir şekilde anlamaya ve cevaplamaya çalışırız. Dijital pazarlamacılar ve markalar, çok sayıda metin verisini ve büyük ölçeği analiz ederek müşterilerin ilgi, acı noktaları ve marka algısının ne olduğunu sosyal dinleme yoluyla anlayabiliyor. Finans sektöründe Chatbotlar; müşterilerin sorgularına daha hızlı, doğru ve en önemlisi insan benzeri bir şekilde yanıt vererek finansal danışmanlar için müşterilere daha iyi bir hizmet deneyimi sunuyorlar.
Çeşitli işletmeler; içeriklerini yönetmek, bilgileri yeniden kullanmak, maliyetleri azaltmak ve yeni gelir akışları elde etmek için anlamsal teknoloji ve anlamsal grafik veri tabanlarını kullanıyor. Medya ve yayıncılık alanında; BBC, FT, Springer Nature ve diğerleri, veri entegrasyonunu ve bilgi keşfini daha verimli hale getirmek için anlamsal yayıncılığı kullanıyor. Sağlık ve yaşam bilimleri alanında, Astra Zeneca ve diğer büyük ilaç şirketleri, erken hipotez testleri, karşıt reaksiyonların izlenmesi, hasta kayıtlarında analizler ve çok daha fazlası için anlamsal teknolojiden yararlanıyor. Finans endüstrisi
ve sigorta sektöründe şirketler içeriği anlamsal olarak zenginleştirmek ve karmaşık ve heterojen verileri işlemek için teknolojiler kullanmaya başladılar. e-ticarette, otomotiv endüstrisi, kamu sektörü, teknoloji sağlayıcıları, enerji sektörü, hizmetler sektörü ve daha pek çok şey de anlamını çeşitli veri kümelerine bağlayarak verilerden bilgi çıkarmak için anlamsal teknoloji süreçleri kullanılabiliyor.
Yapay Zekâ ile ilgili uygulamaların geliştirilmesine yönelik birçok Ar-Ge ve inovasyon projesi yapılmaktadır. Bu projelerden gündemde olan COVID-19 ile ilgili projelerin dışında en çok öne çıkan ve benim de en çok faydalı bulduğum kredi kartı sahtekarlıklarını bulmak için olan, şeffaflığı ve
teknolojiyi kullanarak balıkçılığı bambaşka bir boyuta taşıyan ve üretken ağlar sayesinde çizim yapılmasını sağlayan yapay zeka projeleridir.
Yazı Aylin Aktaş tarafından kaleme alınmıştır.
REFERANSLAR:
COVID-19 salgınını dünya çapında insan sağlığını ve ekonomik refahı etkileyen benzeri görülmemiş bir küresel kriz olarak nitelendirebiliriz. Pandemi, dünya çapında bir ekonomik yavaşlamaya neden olarak ticareti, yatırımı, büyümeyi ve istihdamı etkileyerek büyük ve küçük çaplı işletmeleri etkisi altına almıştır. Dünya Ticaret Örgütü, 2020 yılında dünya ticaretinin % 13 ile % 32 düşeceğini öngörmüştür. Gayri safi yurt içi hasıladaki küresel kayıplar şu anda yüzde 5 civarında seyretmektedir.
Pandemi süreci dünyanın her köşesini etkilemiş olsa da, COVID-19’un başlattığı ekonomik deprem herkesi aynı şekilde etkilemiyor. Fırtınayı atlatmak için daha az kaynak olması nedeniyle, KOBİ’ler krizin yansımalarına karşı özellikle savunmasız kalıyor. Bu yazımda pandemi döneminde hayatta kalmak için neler yapılması gerektiğini kısaca özetlemeye çalıştım.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, her sektörün ve her şirketin dinamikleri çok farklıdır. Bu nedenle bu yazıda bahsettiğim çözüm önerileri her sektöre ve şirkete uymayabilir.Şirketinizin detaylı olarak analizinin yapılması ve bu çözüm önerilerinden hangilerine odaklanması gerektiğinin belirlenmesi büyük önem arz etmektedir.
Sadece Giderlerinizi Azaltmaya Odaklanmayın
Kar = Gelirler – Giderler
Herkesin bildiği bu basit formül, hayatta kalabilmemiz için gelirlerimizin giderlerimizden fazla olması
gerektiğini söylüyor. Pandemi dönemindeki olumsuz koşullardan dolayı gelirler ciddi oranda düşmekte, giderler gelirleri geçmeye başlamaktadır. Bu da ciddi bir panik havası esmesine neden olmaktadır. Pandemi nedeniyle dünya genelinde ortalama şirket iflaslarında yüzde 25 artış olması beklenmektedir.
Bu dönemde hayatta kalmak için akla gelen ilk aksiyon giderlerin azaltılması olmaktadır. İlk odaklanılan maliyet ise ne yazık ki çalışan maliyetleri olmakta ve bu nedenle çalışanların işine son verilmekte, ücretsiz izne çıkartılmaktadır. Bu da kısa sürede maliyetleri azaltmakta ancak gelirler artmadığı için orta / uzun vadede şirket için olumsuz etkiler bırakmaktadır. Bu nedenle giderleri iyi analiz etmeli, bizi orta vadede
sıkıntıya sokmayacak aksiyonlar alınmalıdır. Örnek vermek gerekirse evden çalışabilecek personelin evden çalışması sağlanarak enerji, yemek, ulaşım, ofis alanı gibi maliyetler düşürülebilir. Bununla birlikte, pandemic dönemimde hayatta kalmak ve ileride sürdürülebilir büyümeyi yakalamak için ilk odaklanmamız gereken alan giderleri azaltmak değil gelirleri artırmak olmalıdır.
Pandemi Döneminde Gelirlerimizi Artırmak İçin Ne Yapmalıyız?
Satış bölümünde çalışanlarınızın şirketi sahiplenmesi çok önemlidir. Özellikle pandemi döneminde bu çok daha büyük önem arz etmektedir. Satış organizasyonunuzun ne kadar etkili olduğunun analizini yaparak bu bölümün şirket içinde daha önemli bir konuma gelmesini sağlamalısınız. Prim ve ödüllendirme sisteminizi gözden geçirerek çalışanlarla aranızda bir kazan/kazan stratejisi oluşturmalısınız. Bu sayede
çalışanlarınızın motivasyonu artacak, sizler de çalışanlarınız da daha çok kazanacaksınız.
21. yüzyılda dijital pazarlamanın önemini anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum ancak dijital pazarlama pandemi döneminde daha da büyük önem kazanmıştır. İnsanların evlerine kapandığı, her şeyin sanallaştığı bir dünyada şirketinizin dijital ortamda yer almaması eriyip gitme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Tam tersine dijital pazarlamaya önem vererek marka algısını güçlendiren şirketler de pandemi dönemindeki krizi fırsata çevirebilmektedir. Dikkat çekici bir web sitenizin olması, sosyal medya kanallarınızın profesyonelce yönetilmesi, dijital reklamlarla ön plana çıkılması almanız gereken ilk aksiyonlar olmalıdır.
Pandemi döneminde devlet desteklerinin önemi çok daha fazla artmıştır. Bu kapsamda destek, teşvik ve hibelere yönelik araştırmalar yapılmalı, şirketiniz bu desteklerden azami oranda faydalanmalıdır. KOSGEB, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansı ve Avrupa Birliği destekleri takip edilmeli; sektöre özel hibe ve kredilerle ilgili bilgi sahibi olunmalıdır. Size en uygun destek programlarını bulduktan sonra bu alanlara
yoğunlaşarak şirketinize maddi kaynak sağlayabilirsiniz.
Çalışanların şirketinizin en büyük sermayesidir. Kriz dönemlerinde yetkin ve kalifiye çalışanlara sahip olan şirketler ayakta kalabilmekte, kaliteli insan gücüne sahip olmayan şirketler çok fazla hayatta kalamamaktadır. Bu kapsamda, çalışanlarınızdan aldığınız verimi artırmanın yöntemlerini belirlemelisiniz. Öncelikle yetenek yönetimine yönelik olarak puanlama, prim ve ödüllendirme sistemi belirlemelisiniz. Bununla da kalmayıp çalışanlarınızın daha yetkin olmasına yönelik olarak eğitimler belirlemeli ve çalışanlarınızın motivasyonunu artırmalısınız.
Dijitalleşme ve dijital dönüşüm kavramları son dönemde çok popüler hale gelmiştir. Bununla birlikte, her moda terimde olduğu gibi altı da çok boşalmıştır. Özetle dijitalleşme düşük maliyetlerle yüksek karlılık hedeflerine ulaşmanızı sağlar, hızlı ve kaliteli bir şekilde iş yapmanıza ortam sağlar. Dijitalleşme sadece üst yönetimin sahiplenmesiyle olabilecek bir şey değildir, tüm çalışanların bu değişime destek olması gerekmektedir. Bu nedenle dijitalleşme çalışmalarında çok dikkatli olunmalıdır. Öncelikle şirketinizin dijitalleşme ihtiyaçlarını belirlemeli, ardından dijitalleşme stratejinizi oluşturmalısınız. Sonrasında dijital dönüşüme yönelik aksiyonları belirleyerek şirketinizi yeni bir boyuta ulaştırabilirsiniz.
Hepimiz konfor alanımızda olmayı severiz. Müşterileri biliriz, tanırız, ihtiyaçlarına çok kolay bir şekilde çözümler oluşturabiliriz. Bununla birlikte, özellikle kriz dönemlerinde sığınılacak limanlar bulabilmek de çok önemlidir. Örnek vermek gerekirse savunma sanayi gibi sektörler kriz dönemlerinden olumsuz anlamında çok etkilenmezler, hatta bu dönemlerden güçlenerek çıkarlar. O halde sizler de farklı limanlar bulmaya ne dersiniz?
Globalleşen dünyamızda ihracat çok büyük öneme sahiptir, özellikle de pandemi döneminde. İhracat odaklı satış pazarlama organizasyonuyla tahmin bile edemeyeceğiniz bir ihracat başarısına ulaşabilirsiniz. Öncelikle ihracat stratejinizi belirlemeli, hedef bölgeleri ve ülkeleri belirlemelisiniz. Sonrasında söz konusu ülkelerden kendinize çözüm ortakları, iş ortakları bularak ürünlerinizin / hizmetlerinizin ihracatlarını gerçekleştirebilirsiniz. Unutmayın ki her şey inanmakla ve odaklanmakla başar.
Yukarıda bahsettiğim çözüm önerileri şirketinize özel olarak önceliklendirilmeli ve detaylandırılmalıdır. Bu konulara odaklanmak günlük hayatın koşuşturması ve yoğunluğu içerisinde çok kolay olmayacaktır. Bu nedenle bu konuda uzman bir yol arkadaşıyla yola çıkmanız size ciddi anlamda zaman kazandıracaktır. Biz de tüm bu konularda uzman bir danışmanlık şirketi olarak çözüm ortaklarımızla birlikte her zaman yanınızda olacağımızı belirtmek isteriz. Şirketinizin analizini yapacak, size çözüm önerileri geliştirecek ve uygulamada da yanınızda olacak bir yol arkadaşı isterseniz bize info@benovaconsulting.com adresinden
ulaşabilirsiniz.
Hepinizi sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Erdinç Mert